Evde, iş yerinde yapılacaklar birikir, yorgunluğunu erteleye erteleye koşturursun. Tükendiğini anladığında "hadi bunu da kotarayım" dedirten bir şey çıkar, gücünün son kırıntılarını toplarsın, vazgeçmezsin.
Alışverişe çıkarsın; listene eklemediğin, ansızın aklına düşen "ihtiyaç" yüzünden birkaç yüz metre fazladan yürürsün, vazgeçmezsin.
Üzülmüş, kırılmışsın; gözyaşların arasından param parça cümleler dökülür, yüzündeki ıslaklık henüz kurumadan, en duygu yüklü es'inden çıkıp en olmadık kelimeleri bulup, söylersin... Toz duman sarar etrafını... kendinden vazgeçmezsin.
Yaşarsın; öğrenerek, görerek, okuyarak, duyarak... Sonra, birden durur herşey. Yapılacak işlerin bir kenarda birikmelerini seyredersin, tuhaf bir ıssızlık yerleşir içine. Hissedersin. Dudakların mühürlü, beyninde susmayan bir sen, olmuşlardan olacaklardan vazgeçersin. Yüreğine sımsıkı sarılıp, kimsenin bilmediği duaları haykırırsın derininden... hayattan vazgeçersin..
Yaralanırsın, insanlığından... Hayatından vazgeçersin.
eylül
'Başka Türlü Bir Şey Bizim İstediğimiz'...
YanıtlaSil