13 Mart 2013 Çarşamba

Tarifsiz...

Müziğin  kulaklarımdan içeriye akması ve  sessizliğime karışmasıyla peşine düşüyorum.  Coşkulu bir nehirde yol alıyor gibiyim.  Hiç gitmediğim, görmediğim  sihirli bir ülkenin keşfindeyim: kalbim kafesinden fırlayacak gibi atarken nefesim kesilir gibi oluyor.  Onlarca kelebek beynimin içinde kanat çırpıyor,  dans  ediyor ruhum. Aşk ile...

Biliyordum; Aşk'ı, çıktığım bu yolculukların sebebini, onu hep anlatmak isteyeceğimi biliyorum. Onu başka hikayelerde okuduğumda, gördüğümde,  dinlediğimde  anlamıştım bunu.  Hislerimin döküldüğü bu nehrin her damlasında sonsuza kadar yıkanmak isteyeceğimi anladığım gibi...  

Hayat ile aramda, kulaklığımdan yayılan notalardan örülü bir barikat yükseliyor ve ben  hep sadece seni  Aşk, dinliyorum, görüyorum.  Ezgin hiç dinmedi,  yüreğime  yazıldı, her nefesimle çözmek için uyanıyorum... kendimi.  Her nefesimle tekrar tekrar çalıyor, hücrelerimin her birinde yankılanıp...  Şelalenin  altında durmuşçasına  ıslanıyorum, Aşk ile...

Hislerimle öğreniyorum yaşamayı.  Hiç kimsenin Biz'e dokunamadığı bu farklı, sihirli dünyamda.  Bilmiyorum, başka hiç bir şey bilmiyorum, görmüyorum,  duymuyorum. Dokunuyorum ruhuma, onun sonsuzluğuna sarılıp uykuya düşüyorum, güpegündüz, hayatın ortasındayken ve ondan korkmadığımı anlıyorum,  fark ediyorum.

Anlatmak istiyorum, Aşk'ın benzersizliğini, ifadesizliğini, sihrini.  Gözlerimdeki ışıkla, yorgun ellerimle,  mırıldandığım melodilerle, devrik cümlelerimle,  hayallerimle, düşlerimle.  Anlatabilmek istiyorum, yüreğimle...

İçimi nasıl bir huzurla doldurduğunu anlatabilseydim...   Tarif edebilseydim. Diledim çünkü...  Biliyorum, ben istedim diye  olmayacak, yıldızlara dokunmak  gibi imkansız.  Umudum olur, cesaretim, şefkatim, cümlelerim, şarkılarım, şiirlerim... Sonsuzluğum.

eylül


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder