Son günlerde baharın gelişinden, nergis, sümbül ve laleden, neşeli serçelerden, nisan yağmurlarından bahsetmek gelmiyor içimden. Sıradan bir mevsim değişimi haylazlığı yüzünden olmalı, geçici bir durum bu, farkındayım. Öyle haller okyanusun derinlerine dalmaya benzer, mesele vurgunu yemeden
yüzeye çıkmak, her defasında. Hüzünlenmek bambaşka bir olay, hiç ummadığın zamanlarda, hatta her an teslim alınacağın bir hal. Misal: damardan bir şarkı çalındığında, gözün gibi baktığın çiçeğin kuruduğunda, en yakın dostunu kaybettiğinde, çaresizlik gözlerinin içine baktığında...
Hüzün, gözpınarların en dibinde saklanmış sanki, kalbinin bir ucuna tutunmuş, pusuda bekler kendi vaktini. Tatlı, savunmasız, masum hüzün...
eylül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder