22 Aralık 2012 Cumartesi

Aşk ile uyanınca

Yaşadığı kadarını bilir insan, tahminler, faraziler hep bir başkasının olur. 

Yaşamak, bazen avaz avaz şarkı söylemek gibi; sesin kısıldığında bir avuç iğne yutmuşçasına parçalanır boğazın.   Bazen, olduğun yerden sessizce  izlemek olur; sonu olmayan bir bekleyişin  karanlık yalnızlığında ya da kimbilir, tarifsiz huzurun dinginliğinde...  Bir kisveye bürünüp,   unutmak olur  yaşamak, aymaz modunda yarı uyanık kalakalmak. Acıları biriktirip kahr olmak, sınırsız arzularla hırslanmak, vicdanını kör edip yüreğinden uzaklaşmak  olur yaşamak, bazen. 

Yaşamak, şırıl şırıl dökülen berrak bir dere gibi: akan her damlası bir daha dönmeyen, tıpkı Zaman...  Yürürsün ve dipteki çakıl taşları ayaklarını kanatır,  Hayat gibi. Biriktirip kıyıya atarsın, sonu gelmez hırsının soğuk olur Ruh'u terk edişi...  Belki de yavaşlarsın, daha yakından bakmak istersin, Bilmek gibi.  Dokunup, hep  hissetmek istersin; nefesini tutup tekrar içine çekmeyi, sonsuzca... Aşk gibi.

Ben, bimiyorum yaşamak nedir, nasıldır, farz edebilirim sadece...   Bilmiyorum, hissediyorum. Hayat'ın cıvıltısı yüreğimin sesini bastıramaz, sadece bunu  bilirim, hissediyorum, bedelli olmadı hislerim, şükürler olsun: hep gönüllü...
eylül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder