Çok uzun zamandan beri öneminden birşey kaybetmeyen Shakespeare'in en iyi oyunlarından olan Romeo ve Jüliet olay örgüsü bakımından her yerde yaşanan, bilinen bir aşk hikayesini anlatır. Birbirlerine düşman iki ailenin, çocuklarının birbirlerine olan aşklarını ele alır. Hikayede, Romeo gittiği bir baloda görmüş olduğu Jüliet'e aşık olur. Romeo'da Jüliet için gecenin içinde bir gün ışığıdır. Birbirileri için umut ışığı olan bu iki kişi birbirlerine aşık olurlar. Ve Romeo Jüliet'ten söz ederken şöyle der;
"Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi, Yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan: Biz dönünceye dek siz parıldayın, diye. Gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde; Utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı, Gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı."
Jüliet'te Romeo'yu beklerken geceye şöyle der;
"Bana Romeo'mu ver; sonra öldüğünde Al da küçük yıldızlara böl onu; Onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki, Bütün dünya gönül verip geceye, Tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe."
Romeo ve Jüliet'in birbirlerine çeşit çeşit ışık imgeleriyle seslenmelerinin sebebi ışık(birbirilerine) özlemleri ve oyun boyunca beraber oldukları sahnelerde ayrı ışıkta(ailelerin arasında düşmanlık) olmalarının sonucudur. Bu oyun yarı ışıkta kalmış ve gelecekleri olmayan genç aşıkların tragedyasıdır.
Romeo ve Jüliet tragedyası, yüceltilmiş diline, romantik atmosferine karşın insan ilişkilerini gerçekçi bir anlayışla ortaya çıkaran büyük bir sahne şiiridir.
Romeo ve Jüliet tragedyası, yüceltilmiş diline, romantik atmosferine karşın insan ilişkilerini gerçekçi bir anlayışla ortaya çıkaran büyük bir sahne şiiridir.
Romeo ve Juliet (1968 film), Franco Zefirelli uyarlaması;
Shakespeare'i çok severim, siz de alıntılamışsınız o ne sözler, o ne cümlelerdir ya muhteşem benzeri var mı bilemiyorum...hayranım...
YanıtlaSil